Hangi cümle anlatır onu bilmiyorum ki!
O rengarenk kayaların arasında yürümek miydi bu kadar etkileyici olan yoksa, o kayalara açılmış boydan boya yanımda uzanan su kanalları ile şehrin beslendiğini düşünmek mi? Yeri veya konumu değildi bu kez büyüleyici olan, onu insan gücünün-elinin yapmış olmasıydı.
O daracık yoldan meydana açılan kapıda karşınıza geçmiş size gülümsüyor. Ama siz bir adım daha atıp meydana girip selam veremiyorsunuz bir türlü. Çünkü o güzelliğe şaşkınlıka bakarken donup kalıyorsunuz olduğunuz yerde. Binlerce fotoğrafta aynı kareyi görmüş olsanızda yine de ilk kez görmüş gibi vuruyor sizi Petra! Birde oturup güneşin açısı değiştikçe Al-Khazneh’ in renklerinin, sarıdan pembeye, kırmızıdan turuncuya geçişlerini seyrederken söylenecek ne bir söz, ne de bir kelime kalıyor. ‘Şaşkınlıktan dilimi yuttum’ tamda bunun için söylenir işte!
2200 yılı aşkın tarihi olan Petra’nın M.Ö. 312 yıllarının başında Nebatiler’ in başkenti olarak kullanıldığı düşünülüyor. Bugün hala Petra’ nın muazzam kaya oyması Al-Khazneh’ in, neden yapılmış olduğu ile ilgili araştırmalar devam ettiği gibi, adından anlaşıldığı üzere (El-Hazne) kayıp hazineler ile ilgili söylentilerde devam edip gidiyor…
Nerdeyse beş yüzyıl boyunca dış dünyaya kapalı kalmış bu şehir 1812 yılında, İsviçreli kaşif Johann Ludwig Burckhardt sayesinde dünya ile tanışmış. 1845 yılında şair John William BURGO’ nun Petra için yazdığı ‘ Tarihin yarısı kadar yaşlı gül kırmızısı şehir’ ile Newdigate yılın şiiri ödülü almasıyla dikkatleri daha da fazla üzrine çekmeyi başarmış. Bugün Peru’ daki Machu Picchu ile kardeş şehir olarak anılan Petra 1985 yılında UNESCO dünya mirası listesinde yerini alırken, 2007 yılında da yeni 7 Dünya Harikası’ ndan biri olmuştur.
Nam-ı değer Gül Şehri, bugün Ürdün’ ün simgesi haline gelmiş. Amman’ dan 260 km, Akabe’ den 120 km uzaklıkta bulunan Petra antik şehri , Lut Gölü ile Akabe körfezi arasında yer almaktadır. Antik şehirde birçok ev, tapınak ve tiyatro bulunmaktadır. Tarihteki yaşına bakıldığında birçok dönemin (Nebati, Roma, Bizans…vb) tarihi eserlerinin birleştiği muhteşem bir yer olmasına şaşmamak gerekiyor.
Petra Antik Şehri’ nin bulunduğu vadi, ‘İpek Yolu’ olarak bilinen Çin, Arabistan, Hindistan ve Mısır ile, Roma, Suriye ve Yunanistan’ ın bağlandığı ünlü ticaret yolu üzerinde bulunuyordu. Bu nedenle, Arap Yarımadası’ ndan gelen ve kökenlerinde göçmen olan Nebatiler’ in ticaret yollarını kontrol etmesi ve zaman içerisinde büyük bir ticaret krallığı haline gelmiş olması sürpriz olmasa gerek. 😉
Petra Antik Şehri’ nde görümesi gereken yerler, haritadan da göreceğiniz gibi hatrı sayılır düzeyde.
Her yeri karış karış gezmek istiyorsanız en az iki gününüzü ayırmanız gerekiyor. Olmazsa olmazları görsem dediğinizde hızlı bir gün sanırım sizi kurtarır. Yaz ve kış aylarında sabah 6’ da açılırken, yazın akşam 6 kışın ise akşamüstü 4 de kapanıyor Antik Şehir. Rahat gezebilmek ve fotoğraf çekebilmek istiyorsanız açılış saatinde orda olmanızı tavsiye ederim. Giriş ücreti, 90 JD.
Ayrıca gece mum ışıkları altında Petra’ yı görmek isterseniz Pazartesi, çarşambe ve Perşembe günleri akşam 8:30 ile 10:30 arasında yürüyüşe ve gösteriye 17 JD’ ye katılabilirsiniz.
Girişten Al-Khazneh’ ye kadar olan yürüyüş yolu 1.2 km. Bu yol Al-Siq olarak adlandırılıyor. Sizi kayaların arasında daracık yollar bekliyor.Sanırım canyonun en geniş yeri 5-6 metreyi buluyor. Yolu, kayaları, renkleri ve manzarayı görünce aklıma ilk gelen Alice Harikalar Diyarı’ nda oldu. Ara arada İndiana Jones ve Mumya film karelerinin içine girip çıkmadım dersem yalan söylemiş olurum 😆
Yükseklikleri 180 metreyi bulan canyonun arasında yürürken manzarasizi gerçekten büyülüyor ve hiç bitmesin istiyorsunuz. Şaşkın şaşkın etrafa bakarken bir anda o daracık aradan süzülen muzzam bir şey sizin adım atmanızı engelliyor ve çakılıp kalıyorsunuz. Al-Khazneh, size göz kırpıyor.
O daracık meydana girdiğinizde ağzınızı kapatmayı unutmayın! Sizi renk cümbüşü ile muazzam mimarisi ile içine çekiyor hemen. Kralın hazinelerinin burada saklandığının düşünülmesinden kaynaklı ismi Hazine(Khazneh). El-Hazne’ nin taşları güneşle beraber sabah yumuşak sarı ve şeftali tonundayken, ikindi vaktinde , turuncudan kırmızıya doğru renkleri değişiyor. Gün batımında ise yaşların renklerinin yoğun kırmızıya döndüğünü görebilirsiniz.
El-Hazne’ nin yanından devam ettiğinizde sizi Roma Amfitiyatro geliyorsunuz. Nebatiler’ in yaptığı bu alan daha sonra Roma döneminde genişletilmiş. 7000 adet oturma yeri mevcut. Hemen karşısında Royal Tombs adı verilen Kral Mezarlarını görebilirsiniz. Yola devam ettiğinizde tabelalar sizi Bizans Kilisesi’ ne çıkartacaktır.
Petra Antik Şehri ve vadiyi en güzel göreceğiniz noktalarda birisi, şehrin en kutsal alanı The High Place of Sacrifice. Zamanında Nebatiler’ in tanrılara kurban vermek için kullanılıyormuş. Buraya çıkış için birden fazla yürüyüş rotası bulunuyor. En kısa yol 1.5 saatalırken en uzun yol 3 saati buluyor. (gidiş-dönüş
Bir diğer görülmesi gereken yerlerin başında antik şehrin en büyük anıtı El-Deir Manastırı geliyor. Anıt, El-Hazne ile aynı tarza sahip, yapılışının M.Ö 1. yüzyıl olduğu tahmin ediliyor. Görmek için 800 basamak çıkmanız gerekiyor ve bunun için yaklaşık bir saatinizi ayırmalısınız. Ama isterseniz eşşekler ile yaklaşık 10 JD’ ye çıkabilirsiniz. Onların sizden daha hızlı çıkmadığını ve pazarlık etmeniz gerektiğini unutmayın.
Ürdün’ e yolunuz düşüyorsa Petra Antik Şehri’ nin büyülüyeci güzelliğini görmeden dönmeyin. Yüzyıllara meydan okuyan bu şehir sizi tarihin derinliklerinde bir yerden başka bir yere götürüyor. Birçok döneme ait kültür, yaşam ve kalıntıları bir arada tutan muhteşem bir birleşim Petra.
2 yorum
İlgiyle izledim ve yazınızı bekliyordum … Elleriniz dert görmesin o halde 😉
Teşekkürler.