Daha önce bahsettiğim sevgili ilkokul ve ortaokulda ki matematik öğretmenim hayatıma inanılmaz güzel değerleri katarlarken onları benden almaya çalışan öğretmenlerim olmadı mı sanıyorsunuz? Oldu tabi ki…
İlkokul öğretmenim Meliha Şahin ve Ortaokul matematik öğretmenim Uğur Sağlam benim hayatıma yön veren iki harika öğretmendi. Ama ne yazık ki her öğretmen için aynı güzel anıları saklamıyoruz içimizde. Bize üzücü şeyleri yaşatıp o dersten nefret etmemizi sağlayan hatta ileri yıllardaki hayatımızı negatif etkileyen öğretmenlerde oluyor. Benimde ne yazık ki öyle bir öğretmenim oldu. Ne adını hatırlıyorum ne de yüzünü keşke bende bıraktığı o derin yarayı da hatırlamasaydım.
Ortaokuldayım. Bahsettim ders başlıktan anlayacağınız gibi, Türkçe. O derse girdiğinde çıt çıkmazdı sınıfta. Öylesi agresifti ki. Kitabın sayfalarını çevirirken bile ses çıkartmaya korkardım. Gürültü olur da avaz avaz bağırır diye. Her Türkçe dersi geldiğinde onun tavır ve davranışları yüzünden dakikaları sayardım zil çalsa da çıksak diye. Ama yine de ödevlerini düzgün yapardım, verdiği kitapları bir çırpıda okurdum, durmadan kompozisyonlar yazardım ta ki ….
Günlerden bir gün, Türkçe dersi başladı. Öğretmen tahtaya bir şeyler yazıyordu biz deftere geçiriyorduk. Sıralarda üç kişi oturuyorduk. Orta oturan arkadaşım nasıl olduysa kalemini yere düşürdü. Ve bir yanda ki sıra arkadaşımıza ‘Kalemimi verir misin’ dedi. İşte orada film koptu!
Öğretmen elindeki tebeşiri bıraktı. Sıraların arasında yürümeye başladı. ‘Ben size konuşmayın demedim mi?’ demesine kalmadı yüzüme kocaman bir tokat indi. Ne olduğunu bile anlamamıştım. Yanağımda inanılmaz bir sızlama vardı. Elimle yanağımı tuttum biber gibi yanıyordu. Adamın yüzüne bakamadım bile. Ben konuşmamıştım demeye çalıştım ama o öldüresi gürleyen sesini duydum ‘Hala konuşuyor’. Cümlemi yuttum kafamı önüme eğdim. O an, en utanç verici anı olarak yerini almıştı hayatımda çoktan. Haksızlığa uğramıştım. Suçsuz yere sorgusuz resmen infaz edilmiştim. Koca sınıfın içinde pire kadar küçücük kalmıştım.
Zil çaldı. Adam sınıftan çıktı. Arkadaşlarım iyi misin diye sordu. Utancımdan cevap bile veremedim. Dersler bitti eve gittim. Ailemle masada yemek yiyorduk. Durmadan konuşan okuldan ondan bundan bahseden ben, ruh gibi oturuyordum masada. Tam bir şey söyleyeceğim kelimeler resmen boğazımda yumruk oluyordu, bir lokma geçmiyordu boğazımdan. Yanağımda hala geçmemiş olan sızlama da cabasıydı. Annem ‘Kızım hasta mısın? Okulda bir şey mi oldu’ sordu. Zar zor hastayım galiba diyerek attım kendimi yatağa. Sabah kadar bir kabustan diğerini koştum durdum.
Günler geçti ama o tokatın acısı içimden hiç geçmedi. Dersleri o kadar iyi olan ben Türkçe dersinden gümledim. Bütün dersler 8-10, Türkçe 4. Allah’ tan yaşadığım bu olay ikinci döneme denk gelmişti de yıl ortalamasından sınıfta kalmadım. Ama takdirde alamadım.
Bir daha hiç bir zaman ne Türkçe, ne de ilerleyen zamanlarda Edebiyat ismini dönüşen bu dersim iyi olmadı. Bazen 5 geçer nottu sınavlardan alıyordum dönem içinde, bazense öğretmenler kanaat notu kullanarak 5 yapıyordu notumu çünkü takdirlik bir öğrencinin Türkçe dersi dışında not ortalaması 9 iken sınıfta kalması pek mantıklı gelmiyordu öğretmenlere.
Çok uzun yıllar o adam sayesinde elime kalem alıp iki satır yazı yazamadım. Zaman zaman okumaktan bile nefret ettim. Sen o attığın tokatı sadece yüzüme atmadım hayatıma attın…
Senin yüzünden Türkçem bozuldu, yazı yazma sevgim uçtu gitti. O zamanlar daha yeni erginliğe geçiyordum. Beni utançtan yerine dibine batırmıştın. İnandığım, bildiğim bir çok şeyi yaralamıştın. Belki birçok şeyden soğumuştum beni o dönemde ama bugün geriye baktığımda bana attığın o tokat savaşçı ruhumun ortaya çıkmasını sağlamış. Sayende haksızlıklar karşında kendimi savunmayı öğrendim ilerleyen zamanlarda. Senden başka kimse suçsuz yere yargısız infaz edemedi bir daha… Bunun bir teşekkürü hak ediyorsun.
Son olarak şunu yazmadan edemeyeceğim; Sen olmasaydın belki ünlü bir yazar iyi bir edebiyatçı olacaktım…
4 yorum
Benide suratsiz nalet bir edebiyat hocasi turkce/edebiyat ve kompozisyondan nefret ettirmisti.
Ne yazık ki bazen bir öğretmen deyip geçiyoruz ama hayatımızda öyle önemli yerleri var ki. Geleceğimizi hatta ilerdeki kariyerimizi etkileyebiliyor.
🙁
Kızlar bayılır suslu yazılara ortaokulda Ö’nun noktalarını içine koydu diye bir araba sopa yiyen arkadaşım vardı.
Ders Türkçe ?