Eğer kanser tedavisi için kemoterapi görülmesi gerekiyorsa doktorunuz size port takılmasını önerebilir. Peki benim hayatımı bir anda cehenneme çeviren bu küçücük port cihazı nedir? Neden takılır?
Port Kateter Nedir?
Sağ ya da sol göğüsün üzerindeki ana toplardamara takılan bir ucu damar yoluna giren diğer yuvarlak ucu ise tedavi sırasında kan almak, kemoterapi ilaçlarını vermek için kullanılan mini bir cihaz. Derinin altında kaldığı için dışarıdan görülmesi mümkün değil.(En azından bana takılan model öyleydi) Kullanılması gerektiğinde Onkoloji bölümü hemşireleri bir iğne ile kolaylıkla derinin altına giriyorlar.
Portun takılması yaklaşık 30 ile 60 dakika arası sürüyor. Lokal anestezi ya da genel anestezi ile operasyon gerçekleştiriliyor. (Şu ana kadar lokal anestezi ile port takıldı diyen arkadaşımı duymadım konuştuklarım arasında) Operasyon öncesi sizden 8 saatlik açlık istiyorlar ve ameliyat öncesi kan testleri yapılıyor her ameliyatta olduğu gibi. Özellikle, kan pıhtılaşma değerlerine, kanda bulaşıcı hastalık olup olmadığına bakılıyor. Duruma göre operasyon sonrası iki saat içinde tabucu olabilirsiniz deniliyor ama birçok kişiden duyduğum bir süre gözlem altında hastanede kaldıkları benim gibi. Ameliyat sonrası dikiş yerleri 7-8 gün içinde iyileşiyor ve portun kullanımına 1-2 günde içinde başlanabiliyor.
Port kateter ameliyatının riskleri arasında, enfeksiyon toplardamarlarda pıhtı (plumer embolism) veya tıkanıklık oluşması, hava embolism sayabiliriz. Ne kadar sıklıkta bu riskler yaşanıyor derseniz çok net bir şey yazmak istemiyorum çünkü her kaynağa göre bu bilgi değişebiliyor.
Port Neden Takılır?
Doktorlar port takılmasını istediklerini ilk başta itiraz ettim çünkü damarlarıma bir şeyin girmesini istemiyordum zaten kemoterapi zehrini alacaktım.Zehir bile olsa kemoterapi, Kanser tedavisi yöntemlerinden en sevmediğimiz olanı da olsa bilinen ve en çok işe yarayan tedavilerden bir tanesi. Ve ne yazık ki bazı kemoterapi ilaçlarının yan etkilerinden biriside damarlara verdikleri zarar. Damar yollarının daralması ve sertleşmesi damar yolu bulunmasını zorlaştırıyor ve her seferinde kan alınması, kemoterapi veya sıvı verilmesi için birden fazla denemeler yapılmasına neden oluyor. (Bir süre sonra inanılmaz sinir bozucu olduğuna emin olabilirsiniz.)
Bu nedenle, alacağınız kemoterapi kürünün sayısı ve ilacına göre doktorunuz size port takılmasını önerebilir. Genelde doktorlar kemoterapi tedavisi için kollardan damar yolu açmayı tercih ediyorlar kemoterapilerin kan pıhtılaşmasına neden olma riski olduğu için, bu da genelde bacaklarda oluyor. Bu riski en aza indirmek için bacaklardaki damarlara iğne girmesini tercih etmiyorlar çok zorunlu olmadığı sürece.
Benim sol kolumdaki lenf bezleri meme kanseri metastazı nedeni ile ameliyat sırasında alınmıştı. Onkologlar ile yaptığım görüşmeler sonunda bana en uygun olacak kemoterapi tedavisine karar vermiştik. 4 kür, 3 haftada 1 defa AC ilaçlarını sonra 12 kür, haftada 1 kere Taxol ilacını alacaktım. Aynı zamanda bir yıl içerisinde 3 hafta bir 17 adet akıllı ilaç olarak adlandırılan Herceptin ilacını da damar yolundan almam gerekiyordu. Arada kan tahlillerini falanda eklediğimizde tek koldan kemoterapi yan etkileri ile beraber ilerlemek mümkün görünmüyordu. Mecburen port takılmasını kabul ettim.
Port Takıldıktan Sonra Yaşadıklarım!
Lütfen ben yaşadım diye sizde yaşayacakmışsınız gibi düşünmeyin sadece aklınızın bir köşesinde yazacaklarımı tutun ve tedaviniz sırasında gerekiyorsa bu konularda ısrarcı olun!
Her şeyden önce doktorlarınız ile tedavi başlangıç ve devamı için tarihlerden emin olun. Kendinizi hiç riske atmayın! Port kateteri kemoterapi tedavi başlamadan önce taktırın. Ben kırmızı şeytan dediğimiz Adrimisin ilacını 12 Eylülde aldım ve 20 Eylülde port takılması için ameliyat masasına yattım.
Bana göre tedbirli, doktorlara göre pippirikli, işlerine bilmeden karışan hasta olmakta ısrarcı olsaydım ( bedenini iyi tanıyan biri olarak bende hastalıklarım konusunda yanılmadım 🙂 ) ve bugün bildiğim onca detayı o gün biliyor olsaydım belki o zorlukları yaşamayacaktım. Narkoz için bilgi alınırken de, kan alınırken de yaklaşık 6 yıl önce kolumda kan pıhtılaşması olduğu için enox kullandığımı söyledim ki o tedavimde aynı hastanede olmuştu. Kemoterapinin kan pıhtısı yapma riski olduğunu biliyordum. Operasyonda ana toplardamara müdahale edileceğini de biliyordum ama pıhtı testleri için ısrarcı olmadım. D-Dimer ya da fibrinojen e bakılması konusunda ısrarcı olabilirdim. Böylece %100 vücudumda kan pıhtısı olmadığından emin olabilirdim ameliyata girmeden önce.
Akşam 5 gibi ameliyata girmiştim, 7 gibi odada ayılıyordum, her şey yolunda görünüyordu. 2-3 öğün yemek yedim sanırım sabaha kadar, fil gibi aç hissediyordum kendimi. Sabah erken saatlerde bulantılarım ve hafif göğüs ağrılarım başladığında tabucu olabilirsin haberini vermişti doktorlar. Bulantı, halsizlik ve ağrıları kemoterapiye bağlamışlardı. Ama gece iyi olup yemek yedikten hatta sabah erken saatte kahvaltı ettikten sonra bir anda 10 gün sonra kemoterapi yan etkilerini yaşamak çok mantıklı değil bence ama hayatımda kemoterapi almadım ki nereden bileyim ne doğru ne yanlış. Şimdiki aklım olsa hastaneden çıkmadan kan değerlerime bakılmasını isterdim.
Sigorta işlemlerinin bitmesi falan derken 11 gibi hastaneden ayrılabildik 12 gibi eve vardık. Kendimi iyi hissetmediğim için uzanıp uyumak istedim. 2-3 saat sonra tuvalete kalkmak istediğimde ağrılardan doğrulamadım ve eşimin yardımı ile banyoya gidebildim. Sırtım bıçak gibi batıyordu. Hastaneden ayrılırken kemoterapi yan etkileri bunlar dedikleri için genel cerrahi bölümünü değil onkoloji doktorumu aradık ne yapabiliriz diye. Tam olarak ne konuştuğunu hatırlamıyorum kardeşimin doktor ile. Ağrılar çok artarsa hastaneye gitmemin doğru olacağını söylemiş. Bir saat daha uzanayım sora duruma bakarız dedim. Hastaneden çıkalı 4 saat olmamış.
Uyurken birden sırtıma bıçak saplanması ile doğruldum. Nefes alamıyordum. Sadece ‘Ferry’ diye bağırabildim ve nefesim kesildi diye işaret edebildim. Gözlerim kararmaya başlamıştı, hala nefes almıyordum Ferry ye sadece beni yumruklamasını işaret ediyordum. Çünkü neyin geldiğinin farkındaydım. Aradan ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum gözlerimi açtım, çok zor nefes alıyordum. ‘Acil hastaneye gidelim akciğerime pıhtı attı sanırım’ dedim ve apar topar hastanenin acil servisine gittik. Kemoterapi gördüğümü, 24 saat önce port ameliyatı yapıldığını ve evde yaşadıklarımı anlattım ve pıhtıdan şüphelendiğimi akciğerime bakılmasını, tomografi-MR neyse çekilmesini istedim. Tabi hasta ne kadar biliyor olabilir ki…
Hemen ilk kontroller yapıldı kan alınmak için damar yoluna bakıldı ama öyle kolay açılmıyordu damar yolu artık, on iki günde kemoterapi onları dağıtmaya yetmişti. Portu kullanmak için birileri ısrar etse hayatta kullandırmazdım. 3. denemede açıldı damar yolu ve alındı kanlar. O orada akciğer filmi çekildi temiz gibiydi sonuçları.Doktor, D-Dimer testi istediğini ama sonucun gelmesinin uzayacağını söylemişti. Saat 9 gibi daha iyi göründüğüm için gidebileceğimi söylediler. (Ben bunu doktorun D-Dimer test sonuçlarını görmeden söylediğine inanmak istiyorum çünkü o sonuçla hiçbir doktor eve göndermez.) Evde ne yaşadığımı ben biliyordum, sonuçta doktor değilim ama kendi bedeni ile konuşan onu dinleyen biriyim ve vücudum bana bir şeyler ters diyordu o anda.
Bu yüzden doktora biraz daha kalmak istediğimi, biraz hareket edip bedenim nasıl tepki vereceğine bakmak istediğimi söyledim. Aradan 5 dakika geçmemişti ki yataktan doğrulmaya çalışırken evdeki ki gibi ikinci kez nefesim kesildi. Ferry (Eşime) işaret etmeye çalışırken o çoktan hemşire düğmesine basmıştı. Önce hemşire sonra doktor geldi. Gözlerim yine kararmaya başlamıştı çok çok zor nefes alıyordum. Doktor hemen akciğer tomografisi dedi. 40 dakika sonra sonuç gelmişti. Sol akciğerde yoğun olmak üzere her iki akciğerde plumer emboli ve sol akciğer oksijensiz kaldığından ileri derece zatürre varmış gibiydi. Acilen beni acilden çıkartıp hastaneye yatırdılar. Hızlıca kan sulandırıcı yapıldı ve sabah olup doktorların gelmesi diken üzerinde beklendi. Bu arada D-dimer ve C- reaktif kan testi sonuçlarıma hasta sisteminden bakıp referans değerleri ile karşılaştırınca çokta şaşırmadık durumuma.
Bundan sonra ne mi oldu? Ertesi gün sabahtan kateter operasyonu. Kasıktan girerek akciğerlerime oradan kalbe doğru telleri soktular, ben doğru yoğun bakıma. Çok şükür ki en tehlikeli ve zor anları atlattık.
Bu arada çok şey yaşadık ama detaylar başka bir hikayeye. Port yazısı için bu kadarı yeterli.
Bu hikaye sizi panik yapmasın, nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda notlar aldırsın daha bilinçli neyin ne olduğunun farkında olmanızı sağlasın bu yaşadıklarım birilerine yardımcı olabilsin bizden daha mutlusu olamaz.
*****Meme kanseri tedavisi , belirtileri, evreleri, tedavi öncesi ve sonrası bilmeniz gereken önemli bilgiler…… meme kanseri ile ilgili tüm yazılara ulaşmak için : ERKEN FARK ET, KAZANAN SEN OL!
—————————————————————————————————————-
Her ‘ Erken Fark Et! Sen Kazan!’ yazısın altında tekrarladığım not : Lütfen unutmayın, ben bir doktor, hemşire, hasta bakıcı, bilir kişi… vb değilim. Sadece meme kanseri ile savaşan birisiyim. Teşhis konduğu günden bu yana konu hakkında araştırıyoruz, deneyimli olan kişiler ve doktorlar ile görüşüp bilgi ediniyoruz, içinde bizzat yaşıyoruz ve bilgi paylaştıkça değerlidir sözünden yola çıkarak öğrendiklerimizi ve yaşadıklarımızı paylaşmaya çalışıyoruz. Her ne kadar kanser ve tedavi süreçleri ile ilgili genel bilgiler doğru olsa da herkesin kanseri de tedavi sırasında yaşadıkları da kişiye özeldir. Bir kişinin yaşadığını diğer kişide yaşayacak diye bir kural yok. Bu nedenle, duyduğunuz her kötü şeyle panik olmayınız ama tedbiri de elden bırakmayınız. Bu ilaç iyi geliyor şu bitki karışımını kullan denildiğinde lütfen önce doktorunuza danışınız. Bu süreçte neyin iyi ya da kötü geleceği almış olduğunuz tedavi ve ilaçlara göre değişebilir. Lütfen, bu süreçte yaşadıklarınızı doktorunuz ile paylaşmaktan çekinmeyin ki size en doğru ve uygun desteği verebilirsin.
—————————————————————————————————————–